“Bismillâhirrahmânirrahîm.”
Bu gibi kimselerin özellikleri ve ahlâkı, kötülenmiş bir ahlâktır. Ancak buna pek aldırış etmez, çünkü:
- Hevâ ve hevesine tâbi olur.
- Kibirlidir ve her zaman büyüklük taslar.
- İlmi, kendisine fayda verecek kadar gönlüne tesir etmemiştir.
- Birçok işinde genel tavrı, gaflet ve cehalet içinde olanların ahlâkı gibidir.
Şimdi böyle kimselerin güzel ahlâktan ayrılıp, âlime yakışmayan çirkin ahlâklara razı olmalarını aktaracağız ki, kendine gelip iç dünyasını görsün. Bu sayede Azîm olan Allah’ın (Celle Celâluhû) tüm sırlarına muttali olduğunu fark etsin. O çirkin sıfatlar şunlardır:
1. En Büyük Endişesi Geçim Sıkıntısıdır.
Kendisine nasip olarak takdir edilene kanaat etmez.
2. Kalbinde Sürekli Dünya Meşguliyeti Vardır.
Binbir zahmete katlanıp, maksat edinerek ve hırs göstermek suretiyle dünyayı istemektedir. Ahireti ise erteler ve ihmalkâr davranır.
3. Günaha Daldığında Ümidi Hatırlar, Daha Yüksek Makamda Olmak İster.
İtaat esnasında aczini dile getirir. Çaba gösterdiğini fakat yapamadığını düşünerek itaatten uzaklaşır.
4. Allaha Karşı Hüsnüzan İçinde Olduğunu Zanneder.
Affı konusunda garantisi olmadığı halde, kendisini son derece güvende hisseder. Yaratanın (Celle Celâluhû) kefil olduğu rızık konusunda, Allah’a (Celle Celâluhû) ne güveni tamdır ne de hüsnüniyeti. Onun kalbi sıkıntı ve karışık duygular içerisindedir ve rızık teminiyle meşguldür. Üstelik bu konuda Rabb’e (Celle Celâluhû) güvenmek gerektiğini kendisi ifade eder.
5. Ölüm Hallerinden Korkmak Gerktiğini Söylediği Halde, Kendisi Ölüm Anıldığında Çok Sakin Ve Endişesiz Olur.
Yüce Allah (Celle Celâluhû) rızkına kefil olduğu halde, geçim korkusu ve tehlikesinden dolayı asla sakin olmaz. Halbuki Yüce Allah (Celle Celâluhû), ona takdir edilenin geri alınmayacağına dair güvence vermiştir. Allah’ın (Celle Celâluhû) güven verdiği şeyler ona korku vermekte, Allah’ın (Celle Celâluhû) sakındırdığı şeylerden ise emin olmaktadır.
6. Allah'ın Verdiği Dünyalıklara Sevinir, Bu Sevinci Rabbine Olan Şükür Borcunu Unutturur.
Musibetlere uğradığında çok kederlenir. Bu musibetler Rabb’inin (Celle Celâluhû) takdirine razı olmaktan onu alıkoyar.
7. Bir Acı İle Karşılaştığında Kalbine Korku Hakim Olur Ve İnsanlardan Yardım İster.
Halktan ümidine kestiğinde, Rabb’inden (Celle Celâluhû) ferahlık kurtuluş ister. Halktan yakınlık gördüğünde ise Mevlâ’sını (Celle Celâluhû) unutur. Kendisine bir iyilik yapıldığında, iyilik sahibine karşı gönlünde sevgi galip gelir. Kalbini onun sevgisi ve ona teşekkürle meşgul eder. Bütün bunlar da Rabb’ini (Celle Celâluhû) ona unutturur.
8. Rabbinden Başka Yardımcısı Olmayan Bir Kimseye Yapacağı Az Bir Yardım, Ona Ağır Gelir.
Ama karşılığını alacağı veya dünyalık menfaate kavuşacağı bir kimseye, çok yardım etmesi ona hiç zor gelmez.
9. Sevdiğinin Haksız İşlerini Metheder Ve Onun İçin Günaha Girer.
Sevmediği kimseler hakkında Allah’a (Celle Celâluhû) karşı isyana kalkar ve onları bâtıl olmakla suçlar. Zan ve tahmin ile kesin konuşur, ithamları gerçek sayar. Kendisinin başarılı olmasını isteyen veya başka insanlardan ona yardım eden kimselere zulmü reva görmez. Ancak Rabb’inden (Celle Celâluhû) başka yardımcısı olmayan kimseye zulmedilmesi ona basit gelir.
10. Allahı Zikretmek Ona Çok Ağır Gelir.
Laf kalabalığı yapmak ise hoşuna gider. Bolluk içerisinde olduğunda sevinir, eğlenir, azgınlaşır ve haddi aşar. Bu bolluk ve nimet zayi olunca, aslî görevlerini bile yapmaktan geri kalır. Bir daha asla huzuru yakalayamayacağını düşünür. Hastalandığında gerçek (Nasuh) tövbeyi erteler, günahlardan pişmanlığını dili ile bildirir. Bir daha günaha dönmeyeceğine söz verir. Rahatı görünce ise sözünü bozar ve ahdinden döner.
11. Rızık Konusunda Kendisinden Daha İyi Durumdakilere Bakar.
Rabb’inin (Celle Celâluhû) nimetlerini az görür ve ona şükretmez. Geçim konusunda, kendinden daha düşük olanlara bakmaz ki nimete şükretsin.
12. Namaz Vakitlerinin Sonuna Kadar Fuzuli İşlerle Uğraşır.
Namaz kılacaksa ihlâssız ve gevşek bir şekilde namaz kılar. Rabb’ine (Celle Celâluhû) gerekli tâzimi göstermez.
13. Hastalık Ve Sıkıntılar Başına Gelmediği Müddetçe Çok Az Dua Eder, Dua Ettiğinde de Kalbi Dünya İle Meşguldür.
Bu ve benzeri huylar, ilmiyle fayda göremeyen kimselerin kalbine galip gelmiştir. Biz böyle bir ahlâka sahip olanların halini izaha çalıştık. İlminden fayda göremeyen kimse, bu özelliklerle bezenmiş ve bütünleşmiştir.
Rabbimiz (Celle Celâluhû) bütün müslümanları kötü ahlâktan Muhafaza Eylesin. Âmîn.
Kaynak: “Âlimlerin Ahlâkı (Ahlâku’l-Ulemâ) – Ebû Bekir El-Âcurrî / (Semerkand Yayınları)” kitabından alıntı ve derlemedir. (Bkz. syf. 109, 110,111, 112, 113, 114)
Tam olarak benden bahsediyor Allahım sen vie merhamet et etmezsen vay halimize.
Kendimi okudum sanki.
insanın nefsi böyledir doymak bimez
insanın nefsi böyledir doymak b mez
Peki bu halde olmaktan kişi nasıl kurtulur ?