1. Önemli Bir Kurala Göre
Bilim felsefesinin önemli bir kuralına göre bir şeyin açıklamasının açıklamasıyla ilgilenilmez.Bilim felsefesiyle ilgilenen alimler bir şeyin açıklamasıyla yetinirler ve böylece felsefe yapabilirler. Yoksa açıklamanın açıklamasının açıklaması…… şeklinde sonsuz bir silsileye kendimiz düşeriz ki bu durumda ilmi faaliyette bulunamazsınız ve bir sonuca da ulaşamazsınız.
Mesela Mars’ta bir makine bulduğunuzu farz edelim. Çoğu mantıklı insan bunun arkasında bilinçli bir varlığın olduğu ile yetinir ve bunun üzerinde ilmi faaliyette bulunurlar. Eğer siz bunun da arkasında ne var diye sorarsanız bu sizi peşpeşe açıklama yapmaya götürür ki bunun size bir faydası yoktur, bir sonuca da ulaşamazsınız.
2. Nedensellik İlkesi
Bu sorunun dayandığı yanlış temel de nedensellik ilkesinin yanlış kullanımıdır. Kainatta herşeyin değil her sonucun bir nedeni vardır. Nedensellik ilkesi bunu ortaya koyar.
Allah (C.C.) kemale eren son din olan İslam inancına göre Kendisini el-Evvel ve el-Ahir olarak tanıtmaktadır. Yani Allah’ın (C.C.) varlığı bir sonuç değildir.O hep vardır, öncesi ve sonrası olmayan bir varlıktır. Bu yüzden bir sonuç ifade eden bir varlık değildir. Bu sebeple de böyle bir varlık için neden sorusunu sormak yanlış bir soru olacaktır.
3.Mevcut Akımlara Göre
Günümüze kadar ilim dünyasında iki akım faal olmuştur. Varlığı evrenin ezeliliği ile açıklayanlar ve varlığı bir tanrının ezeliliği ile açıklayanlar. Aklı başında hiçbir ateist ve agnostik filozof bu soruyu sorma gereği duymamıştır. Epikür, Demokritos,Marx, B.Russell evrenin ezeli olduğunu iddia etmişlerdir ve bir tanrı fikrini reddetmişlerdir. Halbuki bugün biz evrenin bir başlangıcı olduğunu ve evrenin son derece hassas ayarlarla yaratılıp düzene sokulduğunu biliyoruz. Bu sebeple tarihte bugüne kadar ya iman ya da inkâr eden akımların olmuş olmasından bu sorunun yanlış bir soru olduğu fikrine ulaşabiliriz.
4.Nihai Açıklama
Evrende herşeyin nihai bir açıklaması vardır ve o açıklama ile de her aklı başında insan yetinir. Bir kitabın sahibinin onun da ötesinde bir matbaanın olması ile her aklı başında insan tatmin olur. Eğer matbaa nereden geldi diye de sorarsanız bunun sonucu sonsuz silsiledir ve büyük alimler Gazali ve Kindi’ye göre “Sonsuz silsile bâtıldır” Mantıken de böyledir. Tren örneğini ele alacak olursak vagonu bir vagon onu bir vagon, onu da bir vagon onu da başka bir vagon onu da anca bir lokomotif çekiyordur. Vagonları lokomotif çekiyor cevabı ile herkes tatmin olur. Lokomotifi kim çekiyor sorusu sizi sonsuz silsileye götürür ki bunun bir durağı yoktur ve sizi bilim yapamaz, teknoloji geliştiremez hale getirir. Hudut delili denen bu argüman gereği bu soru yanlıştır.
Gazali ve Kindi
5.Gereklilik Hususu
Hudut delili ile ilgili olarak ezeli bir varlık bizim ilmi faaliyetlerimizi yürütmemiz, kelâm, felsefe yapabilmemiz için gereklidir. Aksi halde sonu olmayan ve bize bir katkısı olmayacak bir kısır döngüye gireriz ki bu da bize hiçbir yarar sağlamaz. Bir müslüman olarak bunu söylemek bile insan hoş ve edepli gelmese de son kez söylemek gerekir ki “Allah’ın varlığı gereklidir ve biz herşeyi O’nun varlığı üzerine, O’na dayanarak inşa ederiz.”Müslüman olmayan biri için de bir durak noktası gereklidir yoksa dediğimiz gibi ilim yapılamaz.
SONUÇ
Tek cümleyle sonuç: “Bu soru bir şeytan fitnesidir ve ciddiye alınmayacak yanlış bir sorudur.” Bu tepkisel bir sonuç değildir, ilmi bir sonuçtur.
Doğru konuşmak gerekirse, Kur’an’ın indirilmiş olmasından şu hikmeti görmemiz gerekir:
Allah insanlardan dostlar edinmek istiyor ve bu tip şeytan fitnesi konularla vakit ve enerji kaybetmemizi istemiyor. Kur’an-ı Kerim’i istikrai bir şekilde okursak bu sonuca ulaşabiliriz. Kur’an yaratıcımız kimdir ve O nasıl bir varlıktır gibi varoluşsal sorulara cevaplarla doludur. Buradan esasında Allah’ın bizim doğru sorularla iştigal etmemizi istediği sonucu çıkmaktadır. “Nasıl bir insanım?” “Allah’a iyi dost olabiliyor muyum?” gibi sorular varken bizi sonsuz silsileye sokacak bu tip şeytan fitnesi sorularla zaman ve enerji kaybetmemeliyiz. Vesselam…
0 Yorum