Aslında sualin cevabı kendi içindedir. Çünkü Allah yaratıcı ise ve kainat ta yaratılmışsa; O da kainatın yaratıcısı ise O’nun yaratık olması düşünülemez. Yani yaratıcısı ise mahluk olduğu düşünülemez. Mahluk olduğunu düşünürsek, o zaman da halik (yaratıcı) sıfatının ortadan kalkması gerekir. Eğer mahluk (yaratılmış) olsaydı, yaratma gücüne sahip olamazdı. Bütün verilmiş imkanlarına rağmen insanın yoktan bir şey var edemediğini görüyoruz. O halde kainayın yaratıcısı olan Allah’ı nasıl yaratılmış olrak düşünebiliriz.
Hasan El-Benna (Allah rahmet etsin) bu suali soranlara gerekli cevabı şöyle verir:
“Kitabını masanın üzerine koydun, sonra odadan dışarı çıktın ve biraz sonra geri döndün. Kitabını masada değil de rafa kaldırılmış olarak görürsen kesinlikle inanırsın ki kitabını biri rafa kaldırmış. Çünkü kitabın kendi kendine hareket edemeyeceğini bilirsin. Bu noktayı aklında tut ve benimle birlikte başka bir konuya gel: Odada seninle birlikte oturan bir başka kişi daha olsa, dışarıya çıkıp döndüğünde onun eski yerinde oturmayıp yer değiştirdiğini görsen, onun nasıl yer değiştirmiş olduğunu kendi kendine sormazsın. Çünkü bilirsin ki bu şahıs kendi kendine yer değiştirebilir ve bunun için de bir başkasına muhtaç değildir. Bu ikinci noktayı da aklında tut ve sana söyleyeceklerimi dinle: Bütün yaratıklar sonradan var olduklarına göre taşıdıkları özellikler gereğince, onların kendi kendilerine var olmayacaklarını biliyoruz. Aksine onlara bir yaratıcı gerekmektedir. Biliriz ki onların yaratıcısı Allahu teala’dır. İlahlığının mükemmelliği dolayısıyla O, kendisinden başkasına ihtiyaç duymaz, muhtaç değildir. O’nun zati sıfatlarından biri de “kıyam binefsihi” (kendinden başkasına muhtaç olmamak)tır. Şu halde anlarız ki Allah kendi zatıyla mevcuttur ve var olmak için başkasına muhtaç değildir. Yukarıda belirttiğimiz iki noktayı da yerine oturtursak; bu durum kendiliğinden anlaşılabilir. Fakat nedense insan aklı bunlara takılıyor.”
[Benna’nın burada söylemek istediği şey şudur: Mahlukatın yani yaratıkların Allah karşısındaki durumu, yukarıda verilen kitap ve insan örneğinin birbirlerine karşı durumları gibidir. Kitap yer değiştirebilmek için bir başkasına muhtaçken, insan aynı konumlarda muhtaç değildir. Bunun gibi, kainat her şeyi için bir yaratıcıya ve düzenleyiciye muhtaç olduğu halde, Allah aynı durumlardan münezzehtir.]
Akaid bilgileri bu gibi sualleri anlamsız bularak şöyle derler:
Bir an için bu suali soranlarla birlikte olalım ve “Allah’ı kim yarattı?” diyenlere bir başkası diyelim. Peki onu kim yarattı? bir başkası. Bu üçüncüyü kim yarattı? bir başkası. Bundan sonra… nihayet en sonunda başlangıcı ve yaratıcısı olmayan bir ilahın varlığını düşünmemiz gerekecektir. Bu da zatı ilahi olan Allah’tır. Yukarıdaki suali ne kadar uzatırsak uzatalım, hepsinde de bir taratan bir yaratılan ortaya çıkacaktır. Yani en sonunda bir yaratan ve yaratılan olması gerekecektir. Çünkü en sonunda ulaştığımız yaratıcıyı bir başkasının yaratmasına imkan olmayacaktır.
Böyle bir suali soran kişi alay olsun diye sormuş olabilir. Ona verilecek en iyi cevap ondan yüz çevirmektir. Veya bu soruyu soran kişi şüpheye düşmüş olabilir. Ona verilecek en iyi cevap ise şüphesini gidermektir. O kişiye göre var olan her şey yaratıcıya muhtaç olmalıdır. Yaratılmış olma kanununun bizzat yaratıcıyı da kapsaması o kişiye şunu söylemek gerekir: Bir sanat eserinin yaratıcısı (yapıcısı)nı düşünürken sanatkarın da aynı kanuna tabi olması gerekmez. Çünkü sanatın tabi olmak zorunda olduğu kanun, sanatkarın (evren için, Allah’ın) kanunudur. Dünyada mevcut sanat eserlerinde uygulanan metod ve kanunlar, onların sanatkarları olan insanları bağlamaz. Yani insanlar da aynı kanuna bağlı değildirler. İnsan dilediğini yapmakta özgürdür. Diler, bilir, anlar, düşünür, yer, içer, dokunur ve ister… İnsan başka türlü varlıktır, yaptığı sanat eserleri başta türlüdür. Her birinin taşıdığı özellikler bir birinden farklıdır. İşte yaratılmışlara oranla ilahi sfatlara sahip olan Allah’ın sıfatları böylece bir birinden farklıdır.
Bu suali soranlar genelde Allah’a inanmalayanlardır. Bu gibilere şunu söylemeliyiz: Biz de başlangıcı veyaratıcısı olmayan bir varlık konusunda sizinle ittifak halindeyiz. Siz bu şey maddedir. Diyorsunuz, biz ise ezeli olan bu şey Allah’tır diyoruz. Oysa ki ilim maddenin ezeli olmadığını ispat etmiş durumdadır. O halde ezeli olarak geriye sadece Allah kalmaktadır.
| Said Havva, Allah’a İnanmak
Ayrıca bkz: “Allah’ı Kim Yarattı?” Sorusunun Yanlışlığı Hakkında 5 İlmi Argüman
Sani’ i kainat kainat cinsinden değildir.