Altyazı:
Ben Amerika’dan gelemem, Şeyh Mufti Menk dünyanın farklı yerlerinden gelemez. Sizle oturup, size ders veremez.
Sadece birazcık yardım edebiliriz, sadece birazcık.
Gerçek değişim; çocuklarınızdan, eşinizden, sizden gelmeli.
”Rabbimiz! Bize eşlerimiz ve çocuklarımızdan gözümüzün nuru kimseler ihsan et. Ve bizi takva sahiplerine önder kıl.” [Furkan Suresi, 74]
Şimdi, birazcık hanım kardeşler hakkında konuşmama izin verin.
Hanımlar, eşinizle boğuşmayı bırakın, sinirli olmayı bırakın.
Kabul edin ve kocanızı sevmeyi deneyin.
Kocanızı mutlu etmeye çalışın.
Çünkü, inanın bana, eğer kocanız birazcık mutlu olursa, siz gerçekten mutlu olacaksınız.
Size söylüyorum, şimdi siz şöyle diyorsunuzdur: ”Ben sinirliyim, o niye mutlu olsun?”
Biliyorum, biliyorum… Sizlerden bazılarıyla konuştum, biliyorum.
”Kocam beni önemsemiyor, ben niye onu önemseyeyim.” sonra koca da aynı şeyi düşünüyor: ”Karım beni önemsemiyor, ben niye onu önemseyeyim.”
Siz başlayın, siz ona iyi davranın.
Siz gülümseyin ve o bundan dolayı şok olacak. ”Neden gülüyorsun?”, ”Her şey yolunda mı?”, ”Annen mi burada?”
Hayır…
Kocanıza iyi davranmak zorundasınız.
Süslenip püslenip düğüne gitmeyin, kocanız için süslenin.
Dört tane çocuğunuz olsa bile, bu önemli değil.
Kocanız için süslenin.
Dışarıda zaten yeterince şeytan ve fitne var.
Kocanız sizi sizde güzel bulmalı, başka bir yerde değil.
Ve siz beyler, hanımınızı övmelisiniz, ona iltifat etmelisiniz.
Hanımınıza güzel şeyler söylemelisiniz.
Sadece şikayet edemezsiniz! ”Anahtarlar nerede, posta nerede, bakkala gittin mi, onu yaptın mı, bunu yaptın mı, aah, hiç bir şey yapmıyorsun, beni dinlemiyorsun…”
Dur be adam! ”Bunun tuzu yok, bu çok şekerli, bu çok sıcak…” Dur!
Dur! Karına güzel şeyler söyle!
Biliyorum, eğer Hindistanlı ya da Pakistanlıysanız bu sizin için çok zordur.
Biliyorum… Karınıza güzel bir şey söylemek çok zordur.
Bizim kültürümüzde, eğer hanımınıza güzel bir şey söylerseniz kaburgalarınız acır. 😀
Dengeyi sağlamak için hemen ardından kötü bir şey söylemeniz gerekir.
İyi bir şeyler söyleyemezsiniz.
”Ooo, yemek çok güzel ama hala annenden nefret ediyorum.” Bunun gibi…
Ama yapmayın… Bu duada, biz Allah’tan (s.v.t.) eşlerimizden, çocuklarımızdan bizi ağlatacak, mutlu edecek gözümüzün nuru kimseler istiyoruz.
Peki bütün bunlar nasıl olacak?
Allah’tan, hiç bir çaba sarfetmeden kendin için bir şey isteyemezsin.
Bu işe yaramaz.
Şöyle diyemezsin: ” Ey Rabbim! Beni namazı dosdoğru, mükemmel bir şekilde kılan bir insan yap…”
Ve sen yatağa uzanmış yatarken, ve ezan da okunurken şöyle diyorsun: ”Ey Rabbim! Beni namazı dosdoğru kılanlardan eyle…”
Allah sana melekler göderecek ve melekler seni namaza kaldıracak, seni taşıyacak, sana rüku yaptıracak, sonra seni doğrultacak… Bunlar olmayacak, kendin kalkmak durumundasın adamım!
Dua etmelisin ve biraz da kendin gayret göstermelisin.
Bir anda hanımınız sizi sevmeye başlayavak, hayır siz de ona sevgi göstermelisiniz.
Bunu yapmak durumundasınız, evde biraz çaba göstermek durumundasınız.
Size söylüyorum, bugün ümmetin işi bu, aileyi onarmak.
Allah Razi olsun, cok güzel!