“Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum! … Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! Başımıza gelen bu acı felâketler karşısında hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu? Bir halk yok mu, hiç mi kimse yok mu Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?” [1] (Ahmed Yasin/Ümmete Mektup)
Yahudiler Gazze’ye saldırıyor. Yemen’de açlıktan yaprak yiyen insanlar, ölen çocuklar var! Suriye’de, Arakan’da gözyaşı dinmiyor. Ümmet darmadağınık ve içimizde öylesine uçsuz bucaksız, öylesine bitmek bilmeyen bir öfke deryası var ki adeta taşıp sel olsa bütün kafirleri boğacak. Bastıramıyoruz. Bu duyguyla oturduğumuz yerde oturamıyoruz. Dünyanın haline şahit oldukça nefes alış verişimiz bile hızlanıyor, damarlarımızdaki kan süratleniyor ve Ahmed Yasin’e cevap olarak diyoruz: biz varız. Necip Fazıl’ın “kim var! ” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert “ben varım! ” cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur! ” duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik…” sözlerinde bahsettiği gençlik biziz. Biz varız!
1. Aldatıcı Hüzünler
“Yerine getirmediği ibadetler ve taatler sebebiyle hüzne gark olduğunu ifade ettiği halde, onları yerine getirme adına bir irade göstermeyen ve harekete geçmeyen kimsenin bu hüznü, esasen aldanmışlığın bir alameti sayılır.” (İbn Ataullah El İskenderi) [2]
Samimiyet, sadık olmak, zor kazanılan bir insanlık kalitesidir. Çoğu zaman sıdk denilince sadece ‘sözünde doğru olmak, yalana sapmamak’ anlaşılır. Esasen sadık oluş bir hayat tarzıdır. Ümmetin hali için hüzünlendiğimizi iddia ediyoruz. Fakat bu hüzün, sadece dilde ifadesini bulan pasif bir hüzün cümlesi değil, kökü gönülde olan ve kişiye kaçırdığını telafi ettirecek yeni bir hamle yapma heyecanı yükleyen dinamik bir duygu olmalıdır. [3] Bu hüznümüzün sonucunda attığımız adımlar, hüznümüzdeki sadakati gösterir. Yalancı hüzün, içte yeni bir iradenin oluşmasına vesile olmaz. İnternette iç parçalayıcı haberleri görüp, tüm enerjisini sadece sabaha kadar ağlamak için harcayan birinin hüznü, yalancı hüzündür. Kişi üstüne bir de bu ağlayışından dolayı kendini mübarek zannedip kibre kapılabilir. Hüzün Alllah’ın bizi derleyip toparlamak için kullandığı bir enerji türüdür. Peki ümmet için hüznümüzü nasıl hayra dönüştürebiliriz?
2. İslam Topraklarına Cihada Gitmek?
Savaş bölgelerindeki kardeşlerimizi gördükçe, kadın olsun erkek olsun her birimizin içinde varını yoğunu, canını feda etmek pahasına da olsa kardeşlerimizi kurtarma arzusu uyanıyor. Peki yapmamız gereken gerçekten bu mudur? Can feda etmek konusunda Ashab-ı Kehf’i örnek almalıyız. Onlar sarayda yaşayan iman etmiş birkaç gençti. İman ettikleri gün hadi hep beraber gidip iman ettiğimizi açıklayalım böylece bizi öldürürler biz de şehid oluruz demediler. Çünkü şehid olmak kuru kuruya can vermek değildir. Ashab-ı Kehf uzunca bir süre içerisinde bulundukları durumu değerlendirdiler ve kendilerinden sonra çığır açacak bir plan yaptılar. O dönemde herkesin ilah olarak gördüğü imparator için düzenlenen devasa toplantıda, halkın önünde iman ettiklerini açıkladılar ve böylelikle sadece köle konumunda olan halkın değil, saraydan birilerinin de İsa aleyhisselama iman etmiş olması halkın zihnindeki engelleri yıktı. İnsanlar akın akın iman etmeye başladılar. Can mı feda etmek istiyorsunuz? Sizin ölmeniz ne işe yarayacak? Bir planınız var mı? Oradaki kardeşlerimiz can feda edecek insana değil duaya ve maddi desteğe ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar. İhsan Şenocak Hocamızın şu dersini dinlemenizi tavsiye ederiz: https://www.youtube.com/watch?v=lkYOehKyZoU
3. Kalbine Operasyon Düzenle
“Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” (Nur Suresi- 55. Ayet-i Kerime)
İmam-i Rabbânî Hazretleri’ne; “Ümmeti Muhammedin kurtuluşuna dua buyrun” demişler. İmam-ı Rabbânî; “Siz Ümmeti Muhammedi bana gösterin kurtulduğunu haber vereyim, müjdeleyeyim” demiş. Allah iman edip salih amel işleyenlere zafer vaadetmiştir. Eğer bizler Allah’ın ordusunda olmanın gereklerini yerine getirirsek, evimizi, sokağımızı İslamlaştırırsak muzaffer olacağımız Allah’ın vadidir. Eğer biz İslam’ın emirlerine muhalefet edersek o yardım kesilecek. Resullah sallallahu aleyhi ve sellem henüz yeryüzündeyken, bu ümmetin en hayırlıları olan Ashab, tek bir emre uymayıp Uhud’u terkedince yardım kesildi. Uhud perişan oldu. Öyleyse biz, önce kalbimize operasyon düzenlemeliyiz. Bireysel olarak işlediğimiz, belki kimsenin görmediğini zannettiğimiz tek bir ufak günah yüzünden yemende çocuklar açlıkta ölüyor, bombalar altında kardeşlerimiz parçalanıyor. Hayatımıza İslam nizamı getirmeliyiz ki; sonra ailemize, sokağımıza, ülkemize ve tüm ümmete İslam nizamı ve ardından zaferi gelsin.
4. Kudüs Nasıl Kurtulur?
İmam Gazali rahetullahu aleyh‘e ‘Hüccetül İslam’ unvanı verilmiştir. Bu unvan; İslam dininin hak din olduğunun delili, bütün güzellikler ve mükemmelliklerini İslamdan alan bir kimse olarak, bu dinin doğruluğunun apaçık bir delili anlamına gelmektedir. İmam Gazali rahmetullahi aleyh döneminde de Kudüs aynı bu günkü gibi işgal altındaydı. Buna rağmen İmam Gazali’nin orduya katılarak Kudüse cihada gittiğine dair bir rivayet yoktur. Peki İmam Gazali Kudüs’ü kurtarmak için hiçbir şey yapmadı mı? O şunu çok iyi anlamıştı: biz milyonlarca kişilik bir orduyla oralara cihada diye gitsek bile kalplerimiz ihya olmadığı sürece muzaffer olmamızın bir yolu yoktur! Önemli olan çokluk değil imandır. Bu yüzden İhyayı Ulumiddin’i yazdı. Önce kendisinin sonra insanların kalplerinin ihya olması için çalıştı. İhya bu ümmet için o kadar çok sevilen bir eser oldu ki aynı Kur’an-ı Kerim gibi otuz cüze bölünüp sevap niyetine okunmaya başlanan bazı bölgelerde, bu kitap Kur’an kadar saygı duyulacak diye korkulup yasaklanmak zorunda kalındı. Ve çok geçmedi, ihya olmuş gönüllerle dolu bir orduyla Kudüs Fethedildi. Kendi kalbimizi fethedememişken, Kudüs’ü nasıl fethedeceğiz kardeşim?
5. Nasıl Büyük işler Başarır ve Bu Ümmeti kurtarırım?
“Gaflet ehli, sabah olunca ya da bir işe başayınca, kendi kendine ne yapacağına bakar; gerçek akıllı ve arif kimse ise Allah’ın kendisine o gün nasıl bir tecellide bulunacağına nazar eder.” (İbn Ataullah El İskenderi)
Ameller Allah’ın kulu üzerine bir nimetidir. Allah cennete koymak istediği kuluna amel nasip eder. Peki Allah’ın amel nasip edeceği kullardan olmak için ne yapmalıyız? Ümmetimizin geçmişindeki ilim okyanuslarından İmam Celaleddin Es-Suyuti kendisinde bu kadar hayırlı özelliklerin nasıl toplandığı sorulduğunda: Ben küçüklüğümden beri günah işlemedim, çocukluğumdan beri salihleri severim, zalimlerden hoşlanmam diyor. [4] Yani koca bir alim kendisine nasip edilen hayırları günah işlememesine ve zalimleri sevmemesine bağlıyor. Allah’tan yardım gören, büyük işler başarabilen bir kul olmanın altın kuralı: günahlardan sakınmak ve zalimlerden hoşlanmayıp salihleri sevmek…
6. Ümmeti Kurtarmak İçin Kaç Yıllık Planın Var?
Ashab-ı Kehf’in plan yaparak harekete geçtiğini söylemiştik. Zeynep Gazali ise Hatıratında şöyle diyor: Güzel günler ve Allah’ın nimetiyle dolu anlar geçiriyorduk. Boyunca ders okuyor, kendimizi yetiştirmeye çalışıyor, davetin genç elemanlarını hazırlıyorduk. Her şeyi adalet olan Hakk’ın gerçekleşmesi zaruretine inanmış gençliği eğitiyorduk. Gelecek nesillerin hazırlanıp yetiştirilmesinde muallim ve mürebbi olmasını arzu ettiğimiz şahsında, nesil yetiştimenin gerekliliğine herkes canı gönülden inanıyordu. Genel Başkan El-Hudaybi’nin izni ve Seyyid Kutub’un talimatıyla, ruhlarda İslam akidesinin yerleşmesi için eğitim-hazırlama ve yetiştirme- süresinin on üç yıl sürmesini kararlaştırdık. Bilindiği gibi bu süre, Mekke’de İslam daveti için harcanan süre kadardır.[5] Biz kaç senedir kendimizi yetiştirmek için planlı olarak okuyup, çalışıyoruz? Kendi kalbimizi diriltmek için gece gündüz çalıştığımız bir 13 yıl biçebildik mi? Bizim cihadımız, kitaplarımız ve okuduklarımızı hayatımıza geçirmemizdir.
7. Bu Gün Yarım Simit Ye
Bu gün kahvaltıda yarım simit yemeye ne dersiniz? Yarın da geri kalanını yersiniz. Bu vesileyle kardeşlerimize bir simit parası gönderebilirsiniz. Allah zenginliklerine ve çokluklarına güvenen bir çok orduyu helak etmiş, az olduğu ve cephanesi olmadığı halde Allah’a güvenen bir çok orduyu da muzaffer kılmıştır. Hiç olmazsa bir simit paranızı kardeşlerinize gönderin. Gönderdiğiniz para değil ihlas olacaktır inşAllah.
8. Bu Sabah Yatağını Ümmet İçin Topla
“Bizim uğrumuzda cihad edenlere yollarımızı gösteririz.” (Ankebut suresi, 69)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurur: En faziletli cihad nefse karşı verilen cihaddır. Nitekim sahabiler kafirlere karşı verilen bir savaştan dönünce, “Küçük cihaddan büyük cihada döndük.” derlerdi. Nesfe, Şeytana ve azgın isteklere karşı verilen cihada “bütük cihad” ismini vermelerinin sebebi şudur; Nefse ve azgın arzulara karşı verilen savaş aralıksızdır, oysa kafirlere karşı ara sıra savş verilir. Öte yandan cephe savaşcısı düşmanını görür, fakat şeytan görünmez. Görünür düşmana karşı savaş vermek görünür düşmana karşı savaş vermekten daha kolaydır. [6] Bi gün Allah bize cephede savaşmayı nasip edene kadar nefsimize karşı savaşıyor olmalıyız. Her işimizde niyetimiz Allah rızası olmalıdır. Sabah kaltığımızda yatağımızı ümmet için topluyorsanız, suyu ümmete şifa olmak için içiyorsanız, komşumuza ümmet için gülümsüyorsanız sizde cihad ehlisiniz. Allah mübarek eylesin!
9. Dua
Allah’ım içimizde öyle bitmek bilmeyen bir sevgi var ki, iman kardeşlerimiz için canımızı verebiliriz. Ve bir de öyle büyük bir öfke var ki, adeta kafirleri boğup mahvedecek. Bu iki duyguyla eli kolu bağlı oturmaktan sana sığınırız. Cihadımız kitaplarımız, amellerimiz, İslam’ı yaşayışımız, emri bil maruf nehyi anil münkerimizdir dedik, Uhud’u bekliyoruz. Biz buradayız Allah’ım. Kardeşliğimizi kuvvetlendir ve Alem-i İslam’ın düzelmesi için bizleri vesile kıl. Bizleri kafirlerin başına musallat et. Bizleri günahlardan muhafaza et. İlim ve kabul olmuş amel nasip eyle. Kavli ve fiili dualarımızla senin yardımını niyaz ediyoruz…
Kaynaklar
[1] Ahmed Yasin/Ümmete Mektup
[2] İbn Ataullah El İskenderi/ Hikem-i Ataiyye
[3] Adem Ergül/ Hikmet Arayışları
[4] Nureddin Yıldız/ Okyanus Adam İmam Celaleddin Es-Suyuti
[5] Zeynep Gazali/ Zindan Hatıraları
[6] İmam Gazali/ Kalplerin Keşfi
Gerçekten yazdıklarınız kadar samimi misiniz¿açıkçası çok merak ettim
Bir müslümana ait en ufak bir tavrı sergilediğimizde riyayla suçlanır olduk. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki İslam’ı yaşamanın kendisi bile riya oldu. Çok ulvi, kimsenin hissedemediği şeyleri yazmadık kardeşim. Bunlar zaten her müslümanın zaten hissedeceği şeyler. ?
İnsanın nefsine ağır şeyleri kabullenmesi zor oluyor…
Kardeşim çok haklısın gerçekten de İslamiyeti yaşamak riya oldu.. Kardeşim tevafuk benden de çalıştığım yerde sohbet vermemi istiyorlar ama ben yapmak istemiyorum.. Bu konu ile ilgili bu cumaya kadar bir yazı yazar mısınız teşvik olsun yazınız belirlesin inşallah..
Selamün aleyküm. Hangi konuda yazı şatediğinizi tam olarak anlayamadım kardeşim. [email protected] mail adresine ayrıntılı mail atabilirsiniz. Sevgiler… ?
Bu yazdiklarinizi kalbimle tasdik ediyorum.Fakat Ummedi Muhammedin isi cok zor…Karsimizda elle tutulur bir dusman yokki disimiz ve tirnagimiz ile cihad edelim…Adamlarda binbir tane numara var…Silah desen,babasi var…Biz dua ediyoruz ve Allaha siginiyoruz…InsaAllah birgun Allahin nuru saracak her yani…
Şeytan var ya daha ne olsun
Orta yaşlıları para-faiz batağına, gençlerimizi de alkol ve zina batağına çektiler. Ümmet çok meşgul!
Allah (CC) yangını söndürmek için su taşıyan karınca misali olan kullarının dualarını zayi etmeyecektir inşaallah.. Önemli olan kulların her daim sıratı müstakim üzerine olması, olabilmesidir. Bu olduktan sonra gerisi de zaten düzelecektir Allah’ın izniyle.. Allah bize o mukaddes günleri görmeyi nasip eylesin
Amin
Ümmet için yapmak ne demek ben ümmet için yapıyorum diyince gerçekten kalpten söylemiylrsam ümmet için mi yapmış olurum (lütfen yanlış anlamayın kötü niyetle sormadım )
Selamün aleyküm kardeşim;
Bir işi yaparken kimin ne derecede kalpten söylediği yani ne derecede ihlas ile yaptığını ancak Allah bilir. Alimlerimiz ihlas ile yapılmayan amelin ruhsuz bir bedene benzediğini söylerler. Yani beden vardır ancak canlı değildir. Bu yüzden ihlaslı kullardan olabilmek için sürekli dua etmeliyiz. Dualarımız neticesinde Allah bize ihlası nasip edecektir inşAllah. ?
Amin inşaallah Allah razı olsun ?
Ecmain ?
ALLAH u Teala senden razı oksun duana benide kar kardeşim nolur…