“Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev’i haccetmesi Allah’ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkar ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır.” Al-i İmran Suresi, 97. Ayet
Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkını gerçekleştirme nimetine kavuşanlara selam olsun!
Onlar çok büyük bir mükafat üzeredirler ve aynı zamanda çok büyük bir imtihan. Şeytanın normalden birkaç bin kat fazla uğraştığı, küçük hareketlerin büyük zararlar verebileceği o kutsal mekan!
“Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına, haram olan ay’a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.” Maide Suresi, 2. Ayet
Oraya gelenlere saygısızlık etmenin bile ayetle yasaklandığı, uyarıldığı bir ortamda insan her adımını defalarca düşünmelidir.
Ayetler, hadisler ve ilmihal bilgilerinden baktığımızda bu kadar güzel ama bir o kadar zor ibadetimizin son zamanlarda uğradığı bir hezeyan vardır. Belki kötü niyet taşımayan bu davranışlar ister istemez Allah’ın çetin ve sert uyarılar yaptığı bu ibadete zarar vermektedir. Aslen bu davranışlardan ne Kabe ne de Hac zarar görmez de, insanın binbir meşakkatle gittiği bu ibadeti sıkıntıya uğrayabilir.
Peki bunları fark etmek adına; Hac ve Umre’ye neden gidilmez?
1. Arkadaşlarının adını kağıda yazıp fotoğraf çekmek için gidilmez
Ömer bin Hattab radıyallahu anhın rivayet ediyor; Peygamber sallahu aleyhi ve sellem’den umre yapmak için izin istedim, verdi ve;
“Sevgili kardeşim, bizi de duanda unutma(bizi de duana ortak et)!” buyurdu. Bu sözüyle Hz. Peygamber bana öyle bir şey söylemiş oldu ki, benim için dünyaya bedeldir. Ebu Davud, Vitr, 23/Tirmizi, Daavat,109.
Bu hadise göre Hac veya Umre yapmaya giden kardeşimizden dua istemek çok yerinde bir davranıştır. Böyle yapmamız tavsiye edilmiş hatta Peygamberimiz sallalhu aleyhi ve sellem de bizzat yapmıştır. Giden kardeşlerin de isteyenlerin de gelebilmesi için isim isim dua etmesi çok büyük bir güzellik olacaktır. Darda kalan insanlara, mazlum ümmete, gençlere dua edilmesi kişinin davasının farkında olmasına işarettir.
Ancak bu duayı belgelemek gerekmez. Hiçbir kaynakta duanın belgelenmesi gerektiğine dair hüküm bulamayız, tavsiye dahi yoktur. Çünkü dua belgelenmez. Zira Allah duaları aracısız duyar. Bir arkadaşın ya da herhangi bir şeyi yazıp fotoğrafını çekmek kadar zamanı duaya harcamak gerekir. Belki dua için o kadar vakit harcanmamaktadır ama fotoğraf en azından 5 dk alır. İşin içine riya veya enaniyet de karışma ihtimali varsa ki vardır, bu işe hiç girmemek ibadetimiz sıhhati için mühimdir.
2. Kabe önünde selfie çekmek için gidilmez
İnsan anılar biriktirmek ister, bazen fotoğraflar bizi o hep olmak istediğimiz yerlere alıp götürür. Ancak son zamanlarda çıkan bir tespit vardır. İnsanlar anları yaşamaktan çok fotoğraflamakla meşgul oluyor diye. Yaşamadığın, hissetmediğin bir anın fotoğrafı ne işe yarar? Facebook, twitter, instagrama koyup birkaç yüz beğeni almaya ve 3 5 gün sonra unutmasına yarayabilir. Ancak bir manzarayı düşünün, yıllar sonra orada hissettiğin şeyi hatırlamak istesen, ya da duyduğun sesi neyi hatırlayacaksın? Fotoğrafı çekerken kaç beğeni gelir düşüncesini mi? Yoksa fotoğrafta doğru açıyı yakalarken hissetmeyi mi unutmuşsun?
Normal bir manzara için bunu söylüyorsak o kutsal mekanlar içi neler söylenir kardeşlerim? Elbette anı kalması için böyle bir arzu olabilir. Ama her anı dua ile ibadet ile geçirilmesi gereken, gayet ciddi ve dikkatli olunması belki her yerine gidip şahitlik izler bırakmak(her adımın ve yolun şahit olacağını düşünürsek) Kabe’nin önünde selfie yapmak nasıl kalır bunların yanında? Bu hareketle Allah’ın huzuruna çıktığında ne dersin ki? Belki seni dua ve ibadetten uzaklaştıracak her şeyi kenarda bırakmak gerekirken, selfie…?
Abdullah bin Mes’ud radıyallahu anh olsaydı öyle yapmazdı. Kalkar bir Rahman Suresi daha okurdu!
3. Kabe önünde seçimler/referandumlar için partileri temsil eden yazılarla fotoğraf çektirmek için gidilmez
Kardeşim, belki bir daha fırsatını yakalayamayacağın, Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem’in izlerinin olduğu yerlere gidip aklını kalbini olduğu gibi tutuyorsan bir sıkıntı vardır. Orası yalnızca Rabbini, İslam’ı, imanını düşünmen gereken yerlerdir. Yapman gereken Allah’ın seni iman ve İslam üzere tutmasını ve dini için kullanması adına dua etmektir. Dualar başkadır ama Ümmetin ümmet olduğu bu mekanda bunları ne düşünme ne konuşma yeri değildir. Nitekim Allah azanların, haddi aşanların hesabını çetin soracağını söylüyor. Orası günahlardan arınma yeridir, reklam yapma yeri değil. Derdin Ümmet ise dua et, duanda samimi ol bu yeter! Allah o fotoğraflar olmasa da seni duyar, çünkü Allah en iyi işiten ve gizliyi aşikarı duyandır!
4. Ucuza teknolojik alet almak için gidilmez
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Ukâz, Mecinne (Micenne) ve Zülmecâz İslâm öncesi dönemde meşhur panayır yerleri idi. Bu sebeple İslâm döneminde (bazı müslümanlar) bu pazarlarda alış – veriş yapmayı günah sandılar. Bunun üzerine hac mevsiminde “Alış-veriş yaparak Rabbinizin fazl ve kereminden istifade etmenizde sizin için bir günah yoktur.” âyeti indi. Buhari, Hac, 150. (Bakara Suresi, 198. Ayet)
Bu nasslara göre hac ve umre sırasında ticarette bulunmak haram değildir. Ancak buna ölçü olarak bu zaman ve mekanlardan istifade etmemize ve maneviyatımızı bozacak dereceyi getirebiliriz. Yani bulunduğun zamanın birkaç saatini alışverişe ayırmak sıkıntı değildir. Ama her gün alışveriş yapıyor olmak, saatleri orada harcamak kişi için muhakkak kayıptır. Dua ve ibadet ile tazim edeceği bu zamanları meşru da olsa alışveriş gibi sonra da sahip olabileceği ya da basit şeyler için geçirmiş olur. Bunlar bir kenara kişi daha yola çıkmadan alacağı şeylerin listesini yapıp fiyat ve dükkan araştırması yapıyorsa, ucuz teknolojik aletlerin sıralamasını kafasında yapıyorsa niyetini zedelemiş olur Allah korusun. Zira insanların belki de hayatlarında 1 defa kavuştukları bu nimeti oldukça iyi değerlendirmeleri gerekir. Ameller niyetlere göredir. O halde daha en baştan niyeti sağlam almak gerekmektedir. Yani niyete ucuz telefonu da yerleştirmiyorsak alış veriş yapmak da sıkıntı olmayacaktır.
5. Hurma yemek için gidilmez
Özellikle o coğrafyanın dışında yaşayanlar için hurma bize özel gelir. Orada almak yemek belki bize Efendimizin sallahu aleyhi ve sellem hurmadan bahsettiği hadislerini aklımıza getirebilir. Bunlar sıkıntılı değildir. Ama gidenlerin içinde en pahalı hurmayı alayım, şöyle çantalarca doldurayım, gittiğimde çeşit çeşit tabak yaparım veya bol bol hurma yiyeyim, şu çeşitini de yiyeyim, bu hurmadan da yedim fotoğrafı çekeyim…
Kardeşler bir şeye hakkından fazla değer vermenin hesabı sorulur. Hurma da o zamanlarda o bölgede bulunan en yaygın yiyecek olduğu için siyerde bu kadar geçmektedir. Her bölgeye göre değişir bu yiyecek. Ama en nihayetinde bir yiyecektir. Bizim lisanımızda dahi çok yer edinmemesi gerekir. Elbet yiyelim, elbet ikram edelim ama bundan ötesini taşımasın. Mesela valiz hesabını taşınacak hurma ağırlığı üzerinden yapmayalım. Derdimiz en başından beri Rabbimiz olsun inşaAllah.
6. Evlilik teklifi için gidilmez
Estağfurullah! Kardeşler evlilik Efendimiz sallahu eleyhi ve sellemin bize üstüne basa basa tavsiye ettiği bir sünnetidir ve mühimdir. Bunların yanı sıra oraların duanın en makbul olacağı ve niyazın mekanları olduğunu düşünürsek; evliliğe dair orada yapabileceğimiz en büyük adım dua etmek olacaktır. Yalvara yalvara hayırlı bir yuva kurmayı, salih/saliha bir eş olmayı, Ümmet dertli nesiller yetiştirmeyi dua dua istemek gerekir. Böyle bir adım varsa hayırlı sonuçları için dua etmek gerekir.
Evlilik teklifi bu değildir kardeşler. Peygamber ve ashabı bizzat orada yaşadılar ama hiçbiri böyle bir şey yapmadı. Bundan haya ederlerdi, düşünemezlerdi bile zannımızca. Kafirlere benzemek haram kılınmıştır bizde! Nitekim bu tarz ve şu an furyası dönen evlilik teklifi olayları onların icat ettiği şeylerdir. Elbet bunun sünnette olan kısmı vardır. Bu kısmı ve meşru kısımları yapılabilir ama mukaddesatın büyüklüğünü, kutsallığını böyle düşürmenin, azaltmanın, küçültmenin hesabını Allah çeşit sorar. Maide Suresi 2. Ayette yukarıda da yazdığımıza göre “Allah’ın şiarlarına saygısızlık etmeyin!” buyuruyor. O halde yaptıklarımızı biraz daha tartalım.
Bir sahabi bir hadisin bir kelimesi unutur ve Medine’den kalkıp onu öğrenmek için çok yakın dostuna Mısır’a gider. Yol boyunca devesinden inmez. Vardığında kardeşiyle selamlaşır ve sorusunu sorar. Cevabını alması 5 dk sürmez ve bunca yol gelen sahabi dinlenmeden, bir su içmeden geri yola çıkar. Dostu durdurmak istediğinde de “Niyetime başka bir şey karışır diye korkarım!” der ve Medine’ye geri döner.
Niyetimizi bir zerre bulandıracak, bir damla karışacak her şeyden beri duralım kardeşler, Allah bu nimeti verdiyse hesabını da sorar, imtihan da eder.
Rabbim bizi doğru yolunda sabit kıl ve günahlarımızı fark edip tövbe etmemizi nasip et.
(Darılmayın, kırılmayın kardeşler. Biz mü’minler kardeşiz, birbirimize tavsiyede bulunmak görevimizdir!)
“Hani Biz İbrahim’e Evin (Kabe’nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) “Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut.” Hac Suresi, 26. Ayet
Bacılara özelikle şu tavsiye lazım..