Müslümanlar olarak her gün beş vakit abdest alıyor, namaz kılıyoruz. Peki ya abdestin önemi hakkında ne kadar düşünüyoruz? Abdestli olma halini günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirebiliyor muyuz? Belki şu an ilk defa düşünüyoruz bu konu üzerinde, belki de çok kez duyduk evliyaların abdest hassasiyetini ancak ‘onlar evliya yahu’ dedik geçtik, kim bilir. Gelin bizi abdest hakkında düşünmeye itecek şu kıssaları bir kez daha okuyalım nefislerimize…
1. Belki Oraya Varamadan Ecel Bana Ulaşır
Bir gün Maruf Kerhi Hazretlerinin abdesti bozulmuştu, nehre yakın olduğu halde derhal teyemmüm etmişti. Kendisine ‘’İşte Dicle şuracıkta, teyemmüm edeceğine gidip abdest alsan olmaz mı?’’ diyenlere: ‘’Belki oraya varamadan ecel bana ulaşır.’’ şeklinde cevap vermişti.
2. Abdestsiz Süt Emzirmedim
Ahmed-i Bîcân Hazretleri bir gün Gelibolu’nun en büyük camisinde vaaz veriyordu, bir ara kürsüden başını kaldırdı. Caminin giriş kapısında ağabeyini gördü. Ayakta bekliyor ve kendisine tebessüm ediyordu. İçeri girip oturmamasına hayret etmişti. Sonra manevi bir huzurla vaazına devam etti. Ağabeyinin bu şekilde beklemesi bir türlü aklından çıkmıyordu.
Akşam annesi ile sohbet ederken bu aklından çıkmayan şeyin sebebini öğrenmek istedi ve “Anneciğim bugün başımdan geçen bir şey oldu. Vaaz ederken ağabeyim cami kapısına durmuş, bana bakıyor ve tebessüm ediyordu. Ama içeri girip oturmadı. Sebebini ondan suâl eylesen, dedi.” Evladını kıramayan annesi ertesi gün Muhammed Bîcân’a giderek sohbet arasında kardeşinin vaazı sırasında niçin camiye girmediğini sordu. O da, “Kardeşim âlim, arif birisidir. Hacı Bayram-ı Veli hazretlerini görünce bir başka Ahmed oldu. Sözleri hikmet dolu. Gönülleri alan, ruhları cezbeden bir üslubu var. İlminden, irfânından istifade edenlerin sayısı belli değil. Ben de mübarek sözlerini dinlemek için gitmiştim. Meleklerin kanatlarını sererek vaazını dinlediklerini gördüm. Basmamak için içeri girmedim.” dedi. Bu duruma çok sevinen annesi, eve dönerek durumu küçük oğlu Ahmed Bîcân’a anlattı. Ahmed sevineceği yerde durgunlaştı. Bunu fark eden annesi sebebini sorunca “Ağabeyim melekleri gördüğü halde ben niçin göremiyorum, acaba sebebi nedir?’’ dedi. Annesi hiç beklemediği bu soru karşısında şaşırdı. Ahmed-i Bîcân hazretleri sonra ilave etti “Anneciğim bunun sebebini senin bilmen lazım. Biraz düşün bulacaksın.” dedi.
Annesi biraz düşündükten sonra yaşlı gözlerle oğluna; “Sen henüz süt emme çağında idin. Namaza durmuştum. O esnada komşularımızdan bir hanım geldi. Sen ağlamaya başladın. Selâm vermeye de çok az kalmıştı. Selâmı vermemle birlikte mâni oldumsa da sen bir kaç yudum almıştın. Sonra sordum hanım abdestsiz imiş. Hâlbuki ben seni hiç abdestsiz emzirmemiştim. Her halde sebebi budur ” dedi. Ahmed-i Bîcân; “Doğru söyledin,” dedi.
3. Yemek Pişiren Abdestli Olsun
Muhammed Baki-Billah Hazretleri lokmasına çok dikkat eder, yemek pişirenin abdestli olmasına, dünya kelamı söylememesini arzulardı. “Huzur, safa ve ihtiyat sahibi olmayan kimsenin yemekleri feyz kapısını kapatır.” buyururlardı.
4. Kore'de Bir Türk Askeri
Dinine bağlı bir Anadolu çocuğu olan Mehmetçik 1952 yılında Kore Harbine katılmıştı, Çinlilerle yapılan muharebede büyük kahramanlıklar gösterdi. Her yeri buzların kapladığı soğuk bir gecede, rüyasında ihtilam olup gusül abdesti alması icap etmişti. Bu durumunu kimseye söyleyemedi. Ama cünüp de durmak istemiyordu. Daha henüz sabah olmamıştı. Arkadaşlarına ve kumandanına haber vermeden, karargâhın yakınında bulunan bir derede, buzları kırarak boy abdesti aldı.
Tam elbiselerini giyip karargâha döneceği sırada, Çinli bir grup asker tarafından etrafı kuşatıldı. ‘’Teslim ol!’’ çağrısını yaptıkları sırada bu askerler, kendi silahlarını bırakıp teslim oldular, geriye döndüler. Mehmetçik, onların bıraktığı silahları aldı. Arkasından onları takip ederek karargâha getirdi ve kumandanına teslim etti.
Kumandan tercüman vasıtasıyla Çinli askerlere sordu:
– Sizi buraya kim getirdi? Bu tek askere niçin teslim oldunuz?
Çinli askerler:
– Hayır, bizi buraya bu asker getirmedi. Onu tam teslim alacağımız sırada, başlarında sarık bulunan silahlı askerler ansızın etrafımızı çevirdi. İşte onlar bizi teslim aldılar ve buraya kadar getirdiler.
O anda, kumandan ve hiç kimsenin görmediği bu askerler, şiddetli soğuğa aldırmadan temizlenmek için gusül eden askere, Allahü teâlâ tarafından gönderilen yardımcılar idi.
5. Abdestsiz Yere Basmayan Sultan
Sultan Abdülhamid, rivayete göre, yatağının başında daima temiz bir tuğla bulundururmuş. Bu tuğlayı, yataktan kalktığında çeşmeye kadar abdestsiz yere basmadan, teyemmüm almak için kullanırmış. Bir gün hanımının, niçin böyle çok titiz hareket ettiğini sorması üzerine şu düşündürücü cevabı vermiş: “Bunca Müslümanların Halifesi olarak, biz sünnet ölçülerine dikkat etmezsek, Ümmet-i Muhammed bundan zarar görür!’’.
Çok etkilendim ya kucuklugumden beri takıldı iman yapmisiz okuyorum artık araştırıyorum çok şey öğrendim nasip eden Allahım sana şükürler olsun anlamini bildikce daha guzellesti iman .paylaşan emeği geçenlere Rabbim cenneti nasip etsin