1) Bildiğimizle amel etmiyoruz.
Allah (azze ve celle) neyi ne kadar bildiğimiz ile değil, bildiklerimizin ne kadarını hayatımıza nakşettiğimiz ile ilgilenir.
2) Bilmediğimiz ile amel ediyoruz.
İlimsiz amel fayda vermez. Neyi ne için yaptığımız da en az yaptığımız şey kadar önemlidir. Farzı misal; başkalarını etkilemek ya da daha zayıf olduğunda itibar görmen bakımından kendini seçkin hissetmek için tutulan oruç ile yalnız Allah’ı memnun etmek ve bundan sevap kazanmak amacıyla oruç elbette bir değildir.
3) Bilmediklerimizi öğrenmeye çalışmıyoruz.
Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmekle emrolunduğumuz halde bilgisiz kalıyoruz. İlk vahyin “Oku!”(Alak Suresi, 1. Ayet) emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
4) Halkı da bilmediğimiz şeyleri öğrenmekten alıkoyuyoruz.
Çeşitli bahanelerle adeta insanların bilmediklerini öğrenmelerine mani oluyoruz. Abdülkadir Geylani hazretlerine göre ilmin kapısını kapamak, o kapıdan girmek isteyenlere mani olmak çirkin bir cinayettir.
0 Yorum