Çok konuşmak mı, yoksa çok dinlemek mi?
Müslümanın ya hayır konuşması ya da susması gerektiğini muhakkak işitmişsinizdir. Çok konuşmanın zararları vardır. Çok konuşan kişi insanlar arasındaki itibarını, ciddiyetini yitirebilir. Mü’min’in, söz sırası geldiğinde ve soru sorulduğu zaman konuşmayı adet edinmesi gerekir. Konuştuğumuz zaman ya hakkı konuşmalı veya susmalıyız.
İnsan, konuşurken sadece bildiklerini tekrar eder. Ancak dinlerken bilmediği şeyleri öğrenir.
1. Dinlemek zeka belirtisidir.
Dinlemek zekâ belirtisidir, konuşmak değil. İnsanlar ağızlarıyla söylediklerini kulaklarıyla duysalardı çok daha az konuşurlardı. Konuşmak kızgın patates gibidir; kimin elindeyse onun elini yakar. Atın karşıya, sizin elinizi yakmasın. 🙂 Ne kadar çok konuşuyorsanız o kadar az dinlersiniz.
Bazen karşınıza biri çıkar, hiç katılmadığınız fikirler söyler, siz de onu ikna etmeye çalışırsınız; sonuç koca bir hiçtir. Mevlana diyor ki: “Aptalın/Cahilin karşısında kitap kadar sessiz ol.”
Kişi bilmediği konularda da yorum yapmamalıdır. Susmak alime süs olduğu gibi cahile de örtü olur.
2. Dinlemek büyük bir beceridir.
Dinlemek Allah’ın insana verdiği en büyük becerilerden biridir ve sevgiyi gösteren en güzel hediyedir. Çoğu zaman fark etmişsinizdir, siz bir şey anlattığınız zaman umursamaz tavırlarla telefonuyla oyalanan, bilgisayarına veya yüzünüze dalgın dalgın bakan insanlar; size bir şey anlatmak istediklerinde ise pür dikkat kesilmenizi isterler. Dinlemek karşımızdaki insana verdiğimiz değeri gösterir.
Dinlemek, çocuğunuza da kendini değerli hissetmesini sağlayacak en önemli yöntemlerden biridir. O yüzden, “Çocuğunuza kulak verin, yüz değil.”
Etrafınızdan öğreneceğiniz çok şey var, yeter ki anlamak için dinleyin.
3. Aklın yolu kulaklardır, ağız değil.
Bu madde ile ilgili çok güzel bir söz var. Derler ki: “Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin; ama dinlersen, yeni şeyler öğrenebilirsin.”
O yüzden siz de üç yaşındaki kızınızı, eşinizi, eski zaman hikâyelerini, babaannenizin size yüzüncü defa anlattığı çocukluğunuzu, gökte uçan kuşları, ansızın kaybolan çiçekleri ve sessizliği dinleyin. Şehirlerarası yollarda ürün toplayan köylüleri, dağlardaki avcıları, bir karış boylu çocukları, annenizin yaptığı yemeğin tenceresinden gelen tıkırtıları, sualtını dinleyin. Çok şey öğreneceksiniz.
Aklın yolu kulaklardır, ağız değil. Kulaklardan beyne çok şey gider, ağızdan ise gitmez. Ağzınız bir karış açık dolaşıyorsanız bir şey öğrenmiyorsunuz demektir. Anlamak için dinlemelisiniz, dinlemek için dinlemeyin. Yumun ağzınızı; açın gözünüzü.
Kaynaklar
Ahmet Şerif İzgören’in “Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır” adlı eserinden bazı alıntılar yapılmıştır.
Çok teşekkürler… Muhteşemdi
Nereye kadar susmalı ınsan bır yerde yeter denıyr artık
Allah razı olsun.
Susuyor zaten emekli işçi işsiz yıllardır susuyoz her türlü adaletsizliğe yolsuzluğa torpile karşı
Ne de hakli şeyler yazmışsınız. Evet susuyoruz su-ya susuyoruz. Ve her şeye susuyoruz…