Burun kanaması, herhangi bir organdan kan çıkıp devamlı akması, bir ağrıdan dolayı gözün irinle sulanması, göğüs kulak gibi organlardan irin ve benzeri bir suyun akıp durması, mesaneden gayri ihtiyarı idrar çıkıp zaman zaman devam etmesi, kendini tutamayacak şekilde ishalin bulunması veya yel çıkması gibi sürekli devam eden abdest bozucu hâllere özür denir.
1. Özürlü Sayılmanın Şartı Nedir?
Bir illetin özür sayılabilmesi için bir müddet kısalığı bulunması şarttır.
Şöyle ki: Bir özür, önce abdest alınıp namaz kılınacak kadar bir zaman kesilmemek üzere tam bir namaz vakti devam etmelidir. Sonra da her namaz vaktinde hiç olmazsa bir kez daha o illet meydana çıkıp durmalıdır ki, bu illet sahibi özürlü sayılsın. Mesela: Bir kimsenin burnu, bir gün öğle vaktinin başından sonuna kadar, bir abdest ile bir namaza müsait olmamak üzere kanayıp da bu durum, sonra gelen her namaz vaktinde bir kez olsun meydana gelecek olursa, o kimse özürlü (mazur) olmuş olur. Fakat böyle bir özür, tam bir namaz vakti içinde bir kez olsun meydana çıkmazsa, artık özür kesilmiştir, sahibi de özürlü olmaktan çıkmıştır.
2. Özrün Hükmü Nedir?
Özürlü olan kimse, her namaz vakti abdest alır. O vakit içinde aldığı abdestle -abdesti bozacak bir başka şey olmadıkça- dilediği kadar farz ve nafile namaz kılabilir. Kazaya kalmış namazları kılabilir. Vitir namazı ile bayram ve cenaze namazlarını da kılabilir. Ancak illet devam etmelidir. Misal: Özürlü bir kimse, sabah namazı için tam vaktinde abdest alsa, bu abdest, sabah namazı vaktinin çıkmasına kadar devam eder. Bu vaktin çıkması (güneşin doğması) ile son bulur. Artık vakti çıktıktan sonra o abdest ile başka namaz kılınamaz. Ancak muvakkat bir zaman için özrü kesildikten sonra abdest almışsa ve henüz özrü de belirmemişse, başka bozacak bir halde olmamışsa, vaktin çıkması ile abdesti bozulmuş olmaz.
Fakat özürlü kimse, güneşin doğmasından sonra abdest almış olursa, onun abdesti öğle vakti çıkıncaya kadar devam eder, dilediği namazları kılar. Yeter ki, kendisinden abdesti bozan başka bir hal çıkmasın.
Sonuç: İmam-ı Azam’a göre özürlü olanların abdestleri, namaz vaktinin girmesi ile bozulmaz; vaktin çıkması ile bozulur. İmam Şafî’ye göre, özürlünün her namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir. Bunun abdesti, kıldığı namazın sona ermesi ile bozulur.
3. Özür Sahipleri ile İlgili Hükümler Nelerdir?
Bir özürlünün özrü kesilmişken, abdesti bozan başka bir halden dolayı abdest aldıktan sonra özrü yine meydana çıkarsa, abdesti bozulmuş olur, yeniden abdest alması gerekir. Çünkü önceki abdesti, bu özür sebebi ile değildir.
Fakat özrü kesilmediği halde, vakit içinde özründen veya başka bir abdestsizlik halinden dolayı abdest alır da, o vakit içinde özrü meydana çıkarsa, onun abdesti bozulmaz. Çünkü onun aldığı bu abdest, hem özrü için, hem de diğer abdestsizlik hali için alınmış sayılır. Özürlü bir adam, oturmak, secde yerine işaretle namaz kılmak, özrün çıkış yolunu rahatça tıkayabilmek gibi yollarla özrün ortaya çıkmasına engel olabilirse, artık özürlü sayılmaz. Bunun için, abdest aldıktan sonra özrü meydana çıksa o abdest ile namaz kılamaz. Özürlü kimsenin özründen dolayı çamaşırına bulaşan pislikler, özrü devam ettikçe namazının sıhhatine engel olmaz. Namaza engel olan ölçü miktarını taşmış olsalar bile, namaza engel sayılmazlar. Fakat bu pislikler tekrar çamaşırına dokunmayacaklarsa onları yıkamak gerekir. İslam dini, bir kolaylık dinidir. Özürlüler için her yönden kolaylık gösterilmiştir. Artık dinin yüklediği görevleri yerine getirme bakımından hiç kimse bir özür ileri süremez.
| Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali
özür Halim sürekli devam ediyor öğretmenim tenefüste abdest alıp namaza yetişmem imkansız akşam vakit girince abdest alsam namaz kılmak İÇİN diğer teneffüsü beklemem lazım o Zaman’da bakit geçiyor vakit girneden alsam namazı tenefüste kılsam oluyor mu