Okumanın olmazsa olmaz olduğu bir devirdeyiz ama gelin görün ki okumak başka ilim sahibi olmak başka ilimi Allah yolunda kullanmak bambaşka. Ne diyordu şair: yaşamak zor, ölmek zor, erişmek ise zor mu zor? Her şeyin aslına erişmek bu kadar zorken her okuyana ilim sahibi gözüyle mi bakılmalı? Tabi burada bakacağınız kişi, komşunun çocuğu, okulda ki şu kişi değil, kendiniz olacak; ilimin neresindesiniz ya da ilim hayatınızın neresinde? Bu ilmin ömrü ne kadar? Ömür derken atanma meselesinden bahsetmiyoruz yani ahirete köprüsü var mı? İlmin ahirete köprüsünü, niyet taşlarınız döşer kısaca ilim öğrenmekte ki maksadınız ne? Kadı İbn-i Tayyib ilmi ölçmüş 3 karışa bölmüş bakalım biz neresindeyiz?
1. Birinci Karış
Birinci karışı öğrenenler kibirli olur. Yüzeysel ve etiket olsun diye öğrenilen ilim derinlik katmak yerine derine, dibe çeker insanı. İlmin derinini bilmeyen kendini derin sanır. Kişi nefsinden bilir, bilmeyi…
2. İkinci Karış
İkinci karışı öğrenenler mütevazi olurlar. İlmin yaratıcıdan geldiğini ve lutuf olarak verildiğini, sorumluluğu olduğunu bilirler. Tefekkür etmeyi de bilirler ama bildiklerini de bilirler. Oysa yazar der ki “asıl kazananlar bilmediğini bilenler ve bildiklerini bilmeyenlerdir.”
3. Üçüncü Karış
Üçüncü karışı öğrenenler ise aslında bir şey bilmediklerini öğrenmiş olurlar. Nasıl ki günahsız doğan insanın ömrü boyunca yegane amacı, doğduğu şekilde günahsız ve affedilmiş olarak dünyasını değiştirmekse, alimin de ilimdeki amacı, ilme ilk başladığı gün ki gibi hiç bir şey bilmediğini kabullenmek ve öğrenmek olmalıdır. Bilmemeyi bilmek ve ilim de 3 karış atlamak duasıyla…
Kaynaklar
Yazıda bahsedilen:
Şair: Necip Fazıl Kısakürek/Visal
Yazar: İskender Pala/Od
‘.. Her okuyana ilim sahibi gözüyle mi bakılmalı?’ güzel söz