İdeolojisini sadece üç kahvehaneyle başlatıp dünyaya yaydı…
Kahire’de camiler kapatıldı, erkekler tutuklandı. Sokaklarda sadece asker ve polisler kaldı. Cenazesi eve geldiğinde cenazeye kaldıracak erkek bulunamadığından kız kardeşi, karısı ve babası cenaze namazını defnedip kıldı. Tarihe büyük bir ekol oldu, umut oldu, örnek oldu, vücudu öldü ama adı ebedi …
1) Hayatı
Asıl adı Hasan Ahmet Abdurrahman el-Benna olan Benna, döneminin âlim zatlarından, ezher mezunu Ahmet ibn Abdurrahman’ın ilk oğlu olarak 1906 yılında mısır’ın Mahmudiye kentinde doğmuş. Babası yerel camilerden birinde imamlık görevi yaparken, arta kalan vakitlerinde de saatçilikle uğraşıyordu. Bu nedenle bennanın ev-cami-dükkân arasında geçen çocukluk yılları, taşranın nispeten korunaklı manevi ortamında şekillenmiştir. Yetişmekte olan benna, Ali Bedir, Lebbi Nevvar,Abdurrahman Saati ve Said Bedr gibi arkadaşları ile ‘’Haramların işlenmesini önleme cemiyeti’’kurmuşlar .Daha sonra davasını İsmailiye’de her hafta üç kahvehanede anlatmış.Mart 1928 yılı 22 yaşında altı arkadaşıyla birlikte (İslam-ı Müslim’in) Müslüman Kardeşleri kurmuştur.Kısa zamanda Müslüman Kardeşler büyümüş Yahudi’ye karşı cihadı teşvik etmiş Filistin’i İslam meselesi haline getirmiş mısırda İngiltere’ye karşı ayaklanma başlatmıştır. 12 Şubat günü konferansı çıkışında silahlı saldırıya uğramış yarasının fazla ciddi olmamasına rağmen polis hastaneye müdahale ettiğinden, tedavi görmesini engellenmiş ve orada kan kaybından ruhunu teslim etmiştir.
2) Amacı
Talebeliği esnasında ,’Mezun olduktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun ?’şeklindeki bir kompozisyon sorusuna şu cevabı vermiştir;
‘’Mezun olduktan sonra biri özel, biride genel olmak üzere iki emelim vardır. Özel emelim, yapabildiğim kadar ailemi ve yakınlarımı mutlu etmektir. Genel emelim de gündüz öğrencilere, gece de babalarına dinlerinin aslını öğreten bir mürşit olmaktır’’
3) Vatancılık Anlayışı
Eğer vatancılıkla,toplum düşüncesi,kardeşlik ve yardımlaşma,düzen ve nizam içinde hareket etmek kastediliyorsa,bunun için cemaatlaşma olarak kabul ediliyorsa bu iyi bir şeydir.Bu anlayışla İslam vatancılık düşüncesini yeryüzündeki maddi değerlerden soyutlayarak yüce bir bilinç ve düşünce haline getirir…
Biz vatanımızın hudutlarını inanç ve iman ile çizeriz.Onlar ise coğrafi sınırlar koyarlar.’’La ilahe illallah,Muhammed’ür-resulullah’’diyen her Müslümanın bulunduğu yer bizim için hürmete layık,mukaddes,uğrunda cihat edilecek bir vatandır…Bir millet,başka bir milletin sırtından geçinerek kuvvetlenmek isterse,biz buna razı olmayız.Bir Müslüman ülkesinin,diğerinin sırtından geçinerek gelişmesini kabul etmeyiz.Hepimizin birlikte kuvvetli olmasını isteriz.
4) Şehit İmamın 10 Çalışma Prensibi
1-)Birlik en büyük hedeftir. Kalpler arasında bağ güçlü olsun, tek söz üzerine birleşilsin.
2-)’Lailahe illelah’diyen herkes tevhit çatısı altında beraberliğimizdedir.
3-)Kusuru nefsinde ara, muhalif hakkında iyi şeyler düşün.
4-)Tepki verirken bile ahlakı göz ardı etme.
5-)Tartışma ve kibir yok.
6-)Bir meselede doğru, birden fazla olabilir.
7-)İttifak edilen şeylerde yardımlaş, farklı düşüncelere saygılı ol.
8-)Ortak düşmanı ön planda tut.
9-)İş ve üretim ufkunu aç. Her kardeş, özel hayatındaki işlerine ilave olarak her gün bir miktar kuran okumalı, yatmadan önce nefsini muhasebe etmeli.
10-)Yanlış yoldakilere üzülürüz; üzerine çullanıp teşhir etmeyiz.
5) Benna'ya Göre Müslüman Halkları Helak Eden 10 Husus
1-)Emperyalzm(sömürgecilik.
2-)Şahsi, siyasi ve mezhebi ihtilaflar.
3-)Faiz.
4-)Yabancı ortaklar(Batılılarla işbirliği).
5-)Batı taklitçiliği.
6-)Beşeri kanunlar.
7-)Fikri anarşi ve inkarcılık.
8-)Her şeyi mubah görme ve şehevi arzular.
9-)Ahlaki çöküş, ruhi faziletlerin ihmali.
10-)Önderliğin zayıflığı ve ilmi programdan yoksunluk.
6) Kurtarıcı 10 Husus
1-)Birlik,
2-)Özgürlük,
3-)Zekatın düzenlenmesi,
4-)Ulusal girişimlerin teşvik edilmesi,
5-)Kendimize saygılı olmak,
6-)İslami kanunların uygulanması,
7-)İmanın sağlamlaştırılması,
8-)İslami hadlerin uygulanması,
9-)Ahlak faziletlerin güçlendirilmesi,
10-)Muhammedi surete uymak.
7) Benna'ya Göre Müslümanların Zayıflamasına Neden Olan Unsurlar 7 Ana Başlıkta Toplanabilir
1-)Siyasi ve ırkçı çekişmeler ile iktidar kavgaları.
2-)Dini çekişmeler ve mezhep kavgaları.
3-)Zevki sefaya ve nefsi arzulara dalmak.
4-)Müslümanların yönetimine ehliyetsiz ve samimiyetsiz kişilerin geçmesi.
5-)Pozitif ilimler ihmal ederek, hayali ilimlerle vakit geçirmek.
6-)Gurura kapılarak batıdaki gelişmeleri görmezden gelmek.
7-)Müslümanların, düşmanların hilelerine aldanmaları ve onlara özenerek taklit etmeleri
8) Benna'nın Müslümanların Yakalandığı Hastalıkları 6 Kategoride Değerlendirmesi Şu Şekilde Sıralanmıştır;:
1-)Siyasette doğu milletleri,düşmanları tarafından işgal edilmesi,kendi öz evlatlarını ise’’partizanlık, bölücülük ve kavga’’hastalıklarına yakalanması.
2-)Ekonomide, faizin yayılması hastalığı ile yabancı şirketlerin hakimiyetinin başlaması.
3-)İdeolojik anlamda, inanç ve ahlakın kökünden kazındığı inkarcılık hastalığının yaygınlaşması.
4-)Toplumsal alanda, örf ve adetlerinden, ahlakından sıyrılarak Batıyı taklit hastalığına yakalanması.
5-)Eğitim alanında, gerçek bilgiler yerine hurafelerin öğretilme hastalığı.
6-)Psikolojik acıdan ise, öldürücü ümitsizlik, korkaklık,kadınlaşma cimrilik ve hoş gurur hastalığının ortaya çıkması.
9) İslam Ve Politika Düşüncesi
‘’İslam ve politikadan bahseden hangi insana bakarsanız bakın, onların her iki olgu arasında da kesin çizgilerle ayrıldıklarını görürsünüz. Bu iki kavram insanların çoğuna göre asla bir araya gelemez ve birleşemez. Bu nedenle birçok İslami derneğin altına’ İslamidir, siyasi değildir’ veya ‘bu cemiyet dinidir, siyasi değil’ ibarelerinin yazılı olduğunu görürsünüz… İslam siyaset değil, sosyal hayat değil, ekonomi değil, kültür değil ya nedir? İslam canlı bir şuurdan yoksun olarak kılınan şu namazlar mı yoksa sadece kuru sözleri midir? Kur’an mükemmel, sağlam ve ayrıntılı olarak indirildi ey kardeşim!
Ben net ve acık bir şekilde İslamın düşmanlarının çizdikleri,Müslüman kabul ettirmeye çalıştıkları bu dar anlamın dışında bir şey olduğunu ilan ediyorum.Hiç şüphesiz İslam hem inanç,hem ibadet,hem vatan,hem millet,hem hoşgörü,hem kuvvet,hem ahlak,hem madde,hem kültür,hem de kanundur.Müslüman,İslami hükümleri,ümmetin tüm işlerinin idare etmesini isteyen kişidir.Müslümanların işleri uğrunda zorluğa katlanamayan onlardan değildir.
Ben inanıyorum ki, önceki Müslümanlar İslam’dan bunun dışında bir şey anlamıyorlardı. İslam ile hükmediyorlardı. İslam için cihat ediyorlardı. Onun prensiplerine göre ilişkilerini düzenliyorlardı. Ahretten ve ruhani işlerden önce dünya hayatının bütün pratik işlerinin onun esaslarına göre ayarlıyorlardı.’’
10) Siyasi Mücadelesi
‘’İslam bu işi yaparken genel metodu belirtmiştir, genel ilkeleri ve temel amaçları bildirmiş ve bunları insanların uygulamasına ise bırakmıştır. Öte yandan teferruat ve tafsilatla ilgili konularda insanları, özel durumlarına ve çağrılarına için serbest bırakmıştır. Bu alanda insanlar kendi ortamlarının şartlarına ve toplumların maslahatlarına uygun olacak şekilde içtihat ederler. İslam ümmeti idare üstündeki kontrol hakkını belirtmiş ve ısrarla üzerinde durmuştur. Her Müslüman, hükümetin faaliyetlerini tamamen kontrol edebilmek hakkına sahiptir. İdarecilere öğütler verebilir, destek olabilir ve onlardan hesap sorabilir.
İslam, idare edenlere, hakkı gerçekleştirip batılı yok etmek suretiyle, idare olunanların hayrına çalışmayı farz kıldığı gibi, idare olunanlarına idarecileri de bu şarta uyduğu takdirde onlara itaat etmeleri farz kılınmıştır. İdareci haktan ayrıldığından insanların onu hakka zorlamaları, kanuni sınırlara uymak zorunda bırakmaları, adaletle hareket etmeyi istemeleri vacip olur.’’
11) Allah Yolunda Cihad
‘’
Allah cihadı her Müslümanın üzerine gerekli ve kesin bir farz kılmıştır. Bu farzdan kaçış veya kurtuluş mümkün değildir. Allah insanları cihada önemle teşvik etmiş, mücahitlerin ve şehitlerin sevabını son derece arttırmıştır. Öyle ki, onların sevap derecesine, aynen onlar gibi cihat edenler ve onların cihatlarına destek olanların dışında kimseye ulaştırmamış, onlara dünya ve ahiret de, hiç kimseye tanımadı ruhi ve emeli imtiyazlar tanımıştır. Onların temiz ve değerli kanlarını dünyada zafer işareti, ahrette kazanç ve kurtuluş vesilesi kılmıştır. Cihattan korkup geri kalanları ise korkunç cezalarla tehdit etmiştir. Onları en çirkin vasıfla nitelendirmiş, korkaklık ve tembellikten dolayı kınamıştır. Onların basına zayıflık ve ihtilaf belası sarmıştır.
Allah, cihadı kine alet edilmesi veya kişisel hırsları tatmin etmesi için değil, davetin devamını sağlaması, Müslümanları himaye etmesi ve müminlerin üstlendikleri büyük elçilik görevini yerine getirebilmeleri için farz kılmıştır. Böylece Müslümanlar, Allah’ın hak yolunu ve adaletini insanlara ulaştıracaklardır. İslam cihadı farz kıldığı gibi, barışı da teşvik etmiştir’’.
12) Ekonomi Hareketi
*Ekonomik bağımsızlık, siyasal bağımsızlığın esasıdır. Ekonomik talan ise,siyasal talanın esasını teşvik eder.
*Faiz sisteminin kesinlikle kaldırılması gerekmektedir. Böylece sermaye çevreleri kolay para kazanma şansını yitirecek, bu yol kapandığı içinde zorunlu olarak yatırımlara yönelecektir.
*Doğal kaynakların ve yer altı zenginliklerinin yabancı egemenliğinden kurtarılıp halkın istifadesine açık hale getirilmesi zorunludur.
*Yabancı bankalar millileştirilmelidir.
*Borsa sistemi lağvedilmeli, gayrimeşru kazanç yolları tıkanmalıdır.
*Vergi sistemi adil biçimde ıslah edilmelidir.
*Çalışanlara üretim satışından pay vermek ve işçi eğitimini yaygınlaştırmak amacıyla işverenlerin teşvik edilmesi gerekmektedir.
*Alınacak önlemlerle işçi ve çiftçileri her türlü işsizlik, iş kazası ve hastalık ihtimaline karşı güvence altına almak gerekmektedir.
13) Ekonomik Bağımsızlık Ve Yabancı Sermaye
‘’
İslam ekonomik sistemin ilkelerine riayet etmek, yabancı şirketlerin millileştirilmesini, mümkün olduğu kadar yabancı sermayeler yerine ulusal sermayeleri koymayı, milletimiz için önemli kamu sektörlerini bu vatanın evladı olmayanların elinden kurtarmayı gerektirir. Arazının, gayrimenkuller, arazının, nakliyatın, suyun, elektriğin, iç ve dış ulaşımın yabancı sermayelerinin elinde olması asala kabul edilemez. Bu şirketlerin ve sermayelerin kazandıkları karlar milyonları aşmakta, memleketin öz evladı olan işçilerimiz ise fakirlik, zillet ve mahrumiyetten başka bir şey elde edememektedirler. İslam ekonomisini hakkıyla tatbik etme, tabii servetlerin kaynaklarından sürat İle faydalanmayı da farz kılar.’’
14) Yadigar Kalan Sözleri
*Gayemiz Allah, önderimiz Rasulullah, anayasamız Kur’an, yolumuz Cihad, en büyük arzumuz Allah yolunda şehit olmaktır.
*İslam; kulluk ve liderlik, din ve devlet, ruhanilik, iş ve namaz, cihat ve itaat, Mushaf ve kılıçtır. Bunlar birbirinden ayrılamaz.
*Önce güçlü bedeni, sağlam ahlakı, derin tefekkürü olan, çalışmaya ve kazanmaya muktedir, akidesi pürüzsüz, ibadetine düşkün, nefsi ile mücahede edebilen, vaktine titiz, işleri düzenli, topluma ve devletine yararlı Müslüman yetiştireceğiz.
*Sonrada Müslüman ev… Hayatın her alanında, evde ve toplumda İslam ahlakını koruyabilecek bir ev… İyi bir Müslüman oluşturuldu mu, görevlerine ve çocuk terbiyesine bağlı, başkaları ile iyi geçinebilen, toplumuna bağlı iyi bir eş seçebilecektir.
Müslüman aile oluşturulursa o ailenin etrafında iyilikleri yayacak, kötülüklere engel olacak bir toplum oluşacaktır.
İyi bir toplumda Allah’ın dinini uygulayacak, hak ve hürriyetleri koruyacak, iş ve aş üretecek bir devlet demektir.
*Biz öyle bir ümmetiz ki bizim inanç, anlayış ve iş olarak bu İslam’dan başka onurlu bir çıkışımız yoktur.
*İslami bir devletin kurulması, başka türlü bir devletin kurulmasından daha kolaydır, Batılın peşinde koşanlar İslam toprağında batıl bir devlet kurabiliyorken, Müslümanlar neden İslam devleti kuramasınlar.
*Ey Müslüman Kardeşler!
Sizler, ne bir hayır kuruluşu, ne bir siyasi parti ve ne de sınırlı bazı amaçlar için kurulmuş bir heyetsiniz. Sizler, bu ümmetin kalbinde yer alan Kuran’la insanları selamlayan yeni bir ruh, Allah’ın marifetiyle maddenin karanlık etkisini dağıtan bir nur ve Resululah’ın (s.a.v) davetini haykıran yüksek bir sedasınız. Gerçekte sizler kendinizi; insanların, taşımaktan çekindiği bu davanın yükünü tek başına taşıyan birileri şeklinde hissetmelisiniz.
Sizlere, ‘İnsanları neye davet ediyorsunuz?’ şeklinde bir soru yöneltildiğinde söyle cevap verin:
-Bizler, Hz. Muhammed’in (s.a.s) getirdiği İslama davet ediyoruz. İktidar olmak İslam’ın bir gereğidir. Hürriyet ise, onun farzından birisidir.
bu emoji saçmalığı nedir
Sizin gibileri ıslatıp ıslatıp dövmek lazım. Ulan adamlar yaz yazmış oku istifade et. Saçma sapan şeylere takılmak niye.
Kaynakta verilse çok güzel olurmuş. Emeğinize sağlık.
Kıymetlı yazılarınız için Allah razı olsun