“Bismillâhirrahmânirrahîm.”
Kulların Allah’ın (Celle Celâlühü) dinine boyun eğip itaat etmekten duydukları mutluluk, ahiret mutluluğunun ve ebedî güzel bir yaşamın da göstergesidir. Bununla birlikte isyankârlar ve şeriata karşı dik kafalılık edenlerin bu dünyada yaşadıkları sıkıntı ve bedbahtlık, ahirette de aynı sıkıntı ve bedbahtlığı yaşayacaklarının bir göstergesidir.
1. Kalbin Tersyüz Olması.
Çok günah işlemek kalbi bozar. Orada hayırla şer ve iyiyle kötü birbirine karışır ve sonunda kalp Peygamber’in (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buyurduğu gibi olur:
“Ma’rufu/iyiliği tanımaz, münkeri/kötülüğü reddetmez; sadece hevasına uyar.”
(Müslim, Îmân, 2/270, 271, 272)
Kalbi helak ve hüsrana sürükleyen iki afet vardır. Biri, marufu/iyiliği münkerle/kötülükle karıştırması, diğeri de hevasına tabi olmasıdır.
2. Kul ile Allah (Celle Celalühü) ve Müminler Arasında Uzaklık ve Soğukluk Olması.
Meselenin özü şöyledir: Kul Allah’a (Celle Celâlühü) itaat ettiğinde, Allah (Celle Celâlühü) onu kendisine yaklaştırır. Böylece kul Allah’a yakın olur, O’nunla (Celle Celâlühü) huzur bulur, O’ndan (Celle Celâlühü) güç ve destek alır ve Allah ona yeter.
Ama kul Allah’a (Celle Celâlühü) isyan ederse, Allah onu huzurundan kovar, günahı oranında onu kendisinden uzaklaştırır. Çünkü Allah Tertemizdir ve ancak temiz olanları kabul eder. İşte Allah (Celle Celâlühü) onu kendinden uzaklaştırınca kalpte bir yalnızlık ve soğukluk meydana gelir. Alimlerin dediği gibi kalpler, Mevlalarına ulaşmadan arzularına ulaşamazlar; sağlam ve temiz olmadan da Mevlalarına ulaşamazlar.
Kullar dünyada, kendilerine Allah’a yaklaştıracak ibadetlerle mutlu olurlar ve kendilerini Allah’tan (Celle Celâlühü) uzaklaştıracak günahlarla da mutsuz olurlar.
3. Günahları Küçümseyip Hafife Almak.
Çok günah işlemek kalbin günahları hafife almasına neden olur. Böylece kul, büyük günahları da küçük görmeye başlar. Hz.Enes (Radıyallâhu Anh) bu konuda şöyle buyuruyor: “Sizler, gözünüzde kıldan daha ince gördüğünüz öyle ameller işliyorsunuz ki, biz onları Allah Resûlü zamanında helak eden (büyük) günahlardan sayardık.” (Buhârî, Rikâk, 11/329; Ahmed, 3/3, 157, 470, 5/79)
İbn Mes’ûd da (Radıyallâhu Anh) şöyle diyor: “Mümin bir kimse günahlarını, üzerine düşmesinden korktuğu bir dağ gibi görür. Facir ise günahlarını, burnunun üzerine konan ve bir el hareketiyle kovduğu sinek gibi görür. ” (Buhârî, Deavât, 11/102; Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme, 9/308)
4. Kul, Allahın (Celle Celalühü) ve İnsanların Yanında İtibarını Kaybeder.
Hasan-ı Basrî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor: “Allah’ın katında itibarlarını yitirdiler de O’na isyan ettiler. Şayet Allah katında değerli olsalardı, O (Celle Celâlühü) onları isyandan korurdu.”
Kul, Allah (Celle Celâlühü) katında itibarını yitirince, kulların yanında da itibarını kaybeder ve kimse ona değer vermez.(…)
İbnü’l Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor:
Günahların cezalarından biri de, Allah’ın (Celle Celâlühü) kulun heybetini insanların kalbinden çıkarmasıdır ki, böylece o insanlar yanındaki değerini yitiri ve onlar tarafından hafife alınır. Aynı onun Allah’ın emrini değersiz görüp hafife alması gibi…
Zira insanlar bir kimseyi Allah’a olan sevgisi oranında severler ve Allah’a olan korkusu oranında da ondan korkarlar. Kul Allah’a ve onun yasaklarına ne kadar saygı gösterirse insanlar da o oranda ona saygı gösterirler. Allah’ın yasaklarını çiğneyen biri, insanların kendisine saygı göstermesini nasıl bekleyebilir? Allah, kendi hakkını önemsemeyip hafife alan birini, insanların gözünden nasıl düşürmesin? Ayrıca Allah’a (Celle Celâlühü) isyanı hafife alan birini insanlar niye hafife almasın ki? (el-Cevâbu’l-Kafî, s.71)
5. Günahlar İnsanı Alçaltır.
Nasıl ki Allah’a (Celle Celâlühü) itaat etmek insanı yüceltirse, O’na (Celle Celâlühü) isyan etmek de insanı alçaltır.
İmam Ahmed (Rahmetullahi Aleyh) duasında şöyle dermiş: “Ey Allah’ım! Bizi sana itaatle yücelt, sana isyan etmekle alçaltma!”
Peygamber’in (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buyurduğu üzere günahlar insanı alçaltır: “Benim emrime karşı gelenler için zillet ve alçaklık vardır.” (Ahmed, Ebû Hureyre’den, 2/50, 92)
6. Günahlar İnsanın İçini Sıkar.
İtaat insanın içini açar ve ferahlık verir; günah ise insanı sıkar. Günahkâr öyle sıkıntı ve darlık yaşar ki, sanki günah durumunda boğuluyor gibi olur.
İbnü’l-Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor:
“İç sıkıntısının en büyük nedenlerinden biri de Allah’tan yüz çevirmek, kalbi O’ndan (Celle Celâlühü) başkasına bağlamak, O’nu zikretmeyip gafil olmak ve O’ndan başkasını sevmektir. Çünkü Allah’tan (Celle Celâlühü) başka bir şeyi seven kimse, sevdiğiyle azaplandırılır ve kalbi de onun sevgisiyle zindana döner. Artık yeryüzünde ondan daha bedbaht, daha tasalı, daha çileli ve hayatı daha çekilmez olan kimse yoktur.”
7. Günahlar Kalbi Karartır.
İman ve ibadet kalpte ve azalarda birer nurdur. Küfür, fısk ve isyan ise birbiri üstüne binmiş kat kat karanlıklardır. İbn Abbâs (Radıyallâhu Anh) şöyle diyor:
“İyilik, yüze aydınlık, kalbe nur, rızka bolluk, bedene kuvvet verir ve insanların kalbinde (iyilik yapana karşı) bir sevgi oluşturur. Kötülük de yüze karalık, kalbe karanlık, bedene zayıflık, rızka darlık verir ve insanların kalbinde (kötülüğü yapana karşı) nefret oluşturur.”
8. İlim Nurundan Mahrum Olmak.
Takva, faydalı ilim öğrenmenin en büyük sebeplerinden olduğu gibi takvayı terk etmek de ilimden mahrum kalmanın en büyük sebeplerinden biridir. İmam Şâfiî (Rahmetullâhi Aleyh) şöyle diyor:
“Vekî’ye hafızamın kötü oluşunu şikayet ettim.
Bana günahları terk etmeyi tavsiye etti.
Ve dedi ki: İlim bir nurdur;
Allah’ın (Celle Celâlühü) nuru günahkâra verilmez.“
9. İbadetten Mahrum Olmak.
Şöyle bir söz vardır:
“Nice bakış vardır ki, alıkoyar gece namazından;
Nice lokma vardır ki, alıkoyar bir sure okumaktan.”
Gözünü haram helal demeden bakmaktan sakınmayan niceleri basiretten mahrum kalmıştır. Dilini sakınmayan niceleri de berrak bir kalpten mahrum olmuştur. Yine yiyeceğine şüphe karıştıran nicelerinin içi kararmış ve münacatın tadından mahrum kalmıştır. (Saydu’l-Hâtır’dan kısaltarak. S.51, 52)
Süfyân-ı Sevrî’nin (Rahmetullâhi Aleyh) şu sözü de buna işaret etmektedir: “İşlediğim bir günah yüzünden beş ay gece namasından mahrum kaldım.”
İbn Mes’ûd’a (Radıyallâhu Anh), “Gece namazına kalkamıyoruz” denilmiş; o da şöyle karşılık vermiş(tir): “Sizi günahlarınız engelliyor.”
10. Günah Kalpteki İzzetinefis-Kıskançlık Ateşini Söndürür.
Burada kastedilen kıskançlık hased/çekememezlik gibi kötü anlamda bir kıskançlık değildir.(…) Burada kastedilen kıskançlık insanın insanlık, şeref, onur ve haysiyetini koruması , insanı zillete düşmekten alıkoyan iyi nitelikler ve izzetinefis/özsaygı anlamındadır.
İbnü’l-Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor:
“İnsanların en şereflisi ve değerlisi, kendisi, yakınları ve insanlar hakkında en çok kıskanç olanıdır. ”
11. Günah Kalbe Hayat Veren Hayayı Yok Eder.
Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Haya hayrın tamamıdır.” (Müslim, İmrân b. Husayn’dan, Îmân, 7/20)
Yine şöyle buyuruyor Allah Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) :
“İlk peygamberlik dönemlerinden bu yana halkın peygamberlerden bellediği bir söz vardır: Utanmadıktan sonra istediğini yap!” (Buhârî, Edeb, 10/523)
12. Günahlar Kula Kendini Unutturur.
Allah’ın (Celle Celâlühü) dinini, emir ve yasağını unutan kişiye Allah da kendini unutturur. Böylece o kimse, nefsini Allah’tan (cennet karşılığında) satın alamaz ve ahiret için de bir hazırlık yapamaz. Nefsini, ibadetlerle ve günahlarla terk etmekle arındırmaz. Onun durumu deve, koyun, ekin vb. bakım isteyen şeylere sahip olup da onları unutan böylece de helak olup giden birinin durumuna döner.
13. Günahlar Kulu, Eğer Küçük İseler İhsan Mertebesinden İman Mertebesine, Büyük İseler İman Mertebesinden İslam Mertebesine İndirir.
Kul, iman mertebesinden çıkınca, Allah’ın (Celle Celâlühü) mümin kullarına has kıldığı nimetlerden mahrum kalır.
İbnü’l-Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor:
“Netice olarak iman, her hayrı elde etmeye sebeptir. Dünya ve ahiretteki her hayrın sebebi de imandır. Kul, kendisini iman mertebesinden çıkaracak ve ona ulaşmasına engel olacak bir günahı işlemeyi nasıl basite alabilir?” (el-Cevâbu’l-Kâfî, s.57)
14. Günahlar (İbnül Kayyımın Dediği Gibi) Kalbin Allaha (Celle Celalühü) Ve Ahirete Olan Yürüyüşünü Yavaşlatır Ve Durdurur. Onun Allah'a (Celle Celalühü) Doğru Bir Adım Bile Atmasına Müsaade Etmez.
“Günah kavuşmak isteyene engel olur; yürüyenin yolunu keser ve isteyenin önünü tıkar. Kalp Allah’a (Celle Celâlühü) doğru, ancak sahip olduğu kuvvetle yürü. Şayet günahlarla hasta olursa kendisini bu yolda yürütecek olan kuvveti zayıflar. Eğer bu kuvvet tamamen biterse, Allah’a (Celle Celâlühü) giden yoldan öyle bir kesilir ki bir daha onun telafisi çok zor olur. Yardım istenecek sadece Allah’tır.” (el-Cevâbu’l-Kâfî, s.57)
Yüce Rabbimiz (Celle Celâlühü), bütün müslümanları, günahların tümünden Muhafaza Eylesin. Âmîn.
Kaynaklar
Günahların Dünyadaki Karşılığı – Ahmed Ferid el-Mısrî (Karınca&Polen Yayınları) kitabından alıntı ve derlemedir. (Bkz. syf. 44, 47, 48, 49, 50, 51 ,52, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 61, 62, 63)
Çok büyük günahlar işledim zina yaptım şuan acı çekiyorum gidecek kimsem yok yapmayın siz korkun zinadan
Eşim zinaya ve şirke düştü ne söyluyorsam ne yapiyorsam vazgeciremiyorum onun düzelmesi icin dua ediyorum evlendigimiz gunden beri turbana girmek istediğimi kendisine söyledim ailesinin ve kendisinin dunya anlayışından çekinerek cesaret edemiyorum ama kendisinin
büyük bir gaflet içinde olduğunu gördüm şuanda kendisinin rızasına bakmadan kapanmaya karar verdim dogru bir karar olur mu